Bazen yazmak o kadar zor oluyor ki...
Neden mi?
Bakıyorsunuz ki en yakınınızdakileri, akrabalarımızı ya da tanıdıklarınız kaybetmişsiniz.
Acı işte, acı…
Hemen her gün “bilmem kaç kadın öldürüldü” diye haberler okuyoruz.
O kadar çok bilim adamı, gazeteci-yazar, sendikacı ve daha pek çok alanda katledilen aydın var ki yıllar geçmesine karşın pek çoğunun katili hala faili meçhul...
Ve diğer haberler…
Hızla gelişen teknolojiye karşın bazı işler o kadar yavaş ilerliyor.
Gazetecilikte ‘Sekiz Sütuna Manşet’ diye bir deyim vardır. Bugün, bırakın sekiz sütuna manşeti, bazı gazeteler aynı manşeti kullanıyorlar. ‘Sekiz gazete aynı manşet’ devrini yaşıyoruz.
Ülkenin cumhurbaşkanı, “Ben falan gazeteyi okumuyorum. Kimse de lüzumsuz yere buna para verip almasın” diye bir açıklama yapıyor.
Oysa bir ülkenin cumhurbaşkanı ülkesinde çıkan tüm tüm gazeteleri, dergileri, diğer basın organlarına okumalı. Bunların hepsinden haberdar olmalı. Kim ne diyor, kim ne istiyor, kim ne öneriyor, kim neden eleştiriyor ve daha pek çok sorular ile birlikte değerlendirmeli.
Bu bana yirmi yıldan fazla bir süre önce Malatya’da bir gazetede, “Falan televizyonu izlemeyin, falan gazeteyi okumayın” diyen birilerini anımsattı.
Doksanlarda basına düşman olur da sanata düşman olan olmaz mı?
Bir zamanlar birileri sanatın içine tükürüyordu. Halen de tükürüyor olsalar gerek; çünkü kolay kolay huylu huyundan vazgeçmez.
Basından olup da basına hakaret eden olur da müzisyen olup müziğe hakaret eden olmaz mı?
Bir konu da müzikten aktarmak istiyorum.
Yine doksanlı yıllardan Malatya’da tanıdığım çalıp söyleyen biriyle, yıllar önce aramızda bir internet yazışması oldu.
Bu yazışmada o kişi müziğin ‘günah’ olduğunu belirtti. Kendisinin de müzik yaptığını anımsatınca, “Benimki başka” dedi.
Acaba neden başka idi?
Sorduğumda, Allah yolunda müzik yaptığını söyledi.
Müzik yapınca da öyle yapılmalıymış!
Diğer müzikler günahmış…
Tam da çocuk mantığı diye düşündüm.
“Benim kakam güzel, senin kakan kötü” ya da “Benim babam senin babanı döver” gibi bir şey…
Diğer yandan dinin sırtına binmenin bir başka yönü.
Bu konuda sayın Halil Atılgan'ın Halk Ozanları Kültür Derneğindeki konferansını unutmam. Bu konferansı, "Aynı Ezgi İle Düğünde Oynuyor, Camide Ağlıyor" başlığı altında yayınladım.
Konu bir değil, bin bir…
Nereden bakarsanız sorun var.
Bazen yazmak işte ondan o kadar zor oluyor.
Hangisini yazmanın daha öncelikli olduğu hemen akla geliyor.
Yine de bir yerden başlayıp bir ya da birkaç konuya değinmek fena değil…
|